"Sorun mikroptan kaynaklanmaz. Problem bağışıklığın düşmesidir."
İnsan modernleştikçe daha iyi şartlara sahip
olur ama yaşamın gerçeğinden uzaklaşabilir. "İyi ki modern çağdayız. Yüz sene
önce doğsaydım bu hastalıktan ölürdüm." deriz. Ama hiç düşünmüyoruz ki yüz yıl
önce de insanların kalpleri ve dolaşım sistemleri vardı. Yüz yıl önce de insanların
hastalıkları ve tedavi yöntemleri vardı.
Damarlarımız da sıvının taşındığı ve atık
maddelerin hücrelerden alınıp uzaklaştırıldığı bir kanal sistemidir. Kan
akışındaki yavaşlama çökelmelere ve istenmeyen noktalarda birikmelere ve buna
bağlı olarak tıkanmalara yol açabilir.
Kişinin kendisini dinç hissetmesi ile kan akışının hızı doğrudan bağlantılıdır. O halde hareketli insana kanının akışkanlığı hızlı olan insan da diyebiliriz. “delikanlı, kanı hızlı akıyor” tabirleri hep hareketli insanlar için kullanılan terimlerdir.
İlerlemiş yaşına rağmen tarlada, bağda, bahçede çalışan insanlar daha zinde güçlü ve sağlıklı olması tesadüf olabilir mi? Bağışıklık sistemleri güçlüdür çünkü metabolizmanın oluşturduğu atıkların uzaklaştırılması durağan hayatı olan insanlara kıyasla daha hızlıdır.
Günümüzde teknoloji bağımlılığı, obezite, hareketsizlik insan zihnini ve metabolizmasını yavaşlatıyor. Bu durum pek çok hastalığın da ana sebebi oluyor. İnsanların köyde çok daha fazla çalışmasına ya da daha az uyumalarına rağmen daha dinç olmalarının sebebi hareketli olmalıdır. Günümüzde yirmi yaşındaki insanlar bile çok yorgun ya da iş yapma konusunda isteksizken; köyde yaşayan yaşı ilerlemiş insanlar daha dinç olabiliyor ve daha az sağlık problemi yaşabiliyor.
Nasıl durağan bir su kirleniyorsa durağan bir yaşam olan bir insan da hem ruhen hem de bedenen sorunlar yaşamaya başlıyor. İlerleyen yaşına rağmen hareketine, üretimine devam eden insanların günümüzde tüm yaşamları hareketsiz geçen insanlardan nasıl daha sağlıklı olabildiği anlaşılabiliyor. Bu pencereden bakınca saatler boyu masa başı bir işte çalışmak, işe araç ile gitmek ya da merdiven yerine asansör kullanmak kişinin konforu olmuyor. Tam tersi bu yaşam kişiyi daha da atıllaştırıyor.
Aslında problemin özüne baktığımız da şunu fark ediyoruz. Kireçlenme, o bölgedeki dolaşımın yavaşlaması ile ortaya çıkan bir hastalıktır. Bu hastalığa kişinin doğuştan yatkınlığı da olabilir ama hareketsizlik temel sebebidir.
Eskiler bu bilgileri biliyordu ve nesilden nesile aktarımına özen gösteriyorlardı. Tüm bunlar bir deneyim ve onun transferi ile katlanarak, büyüyerek, doğurarak ve özünde aynı ama farklı farklı yöntemler ile tedavilerin oluşmasını sağladı.
Peki, hastalandıklarında ne yapıyorlardı?
- Bitkileri kullanıyorlardı,
- Çeşitli masaj yöntemlerini,
- Akupunktur,
- Hacamat.
Peki, bunların gerçekliği üzerine hiç
düşündük mü? Hangisi daha etkili? Doğru olan hangisiydi?
Peki, hareket ederek kan hızını belli bir seviyede tutmak ve bu konuda problem yaşamamak doğal bir tedavi yöntemi olabilir mi?
Düzenli hareket eden insanların nabızlarının, buna bağlı olarak da kan akışlarının hızlandığını söylemek mümkündür. Günümüzde
eskisi kadar uygulanmasa da sülük tedavisi, hacamat tedavisi yine aynı
rahatsızlıkların geçici bir çözüm olarak kullanılmaktadır.
Günümüzde kullanılan kan sulandırıcılar
ile kanın seyreltilmesi sağlanabiliyor. Kan sulandırıcı ilaçların kalp ve damar
hastalıklarında kireçlenme, damar sertliği gibi hastalıklarda kullanımı çok
yaygındır. Kullanılan her ilacın bir yan etkisi olduğunu unutmamak lazım.
Modern insan olarak tabir ettiğimiz bizlerin gözden kaçırdığı bir şey var. Yaşam stillerimizi değiştirmeden sadece bir kür ile bu durumu düzeltmeye çalışmak...
Kalp krizi geçirmiş, anjiyo ya da bypass olan bir insan eski yaşam stiline devam ettiği müddetçe muhakkak bu problem ile tekrar karşılaşacaktır.
Gerçek olan doğru olandır! O sebeple bir şey doğal ise gerçektir, çünkü doğada hiç sahtelik yoktur.
Geçmişten
gelen yaşam tarzlarının ve tedavi yöntemlerinin deneyimselleştirilmiş bilgi
sayesinde olduğu anlaşılıyor. O halde kişinin bir konuda ilerlemesi o konuyu
deneyimselleştirmesi ile bağlantılıdır. Deneyimselleştirme ise tek başına
yeterli olmuyor çünkü bunun aktarılması da gerekiyor. Gerçek olan zamanla
değişmediği içinde özünü koruyor ve başka konularda ya da disiplinlerde çıkarım
yapılabilmesine olanak sağlıyor.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi gerçeğin
ilkelerinden bahsederken, onun faydalı olmasından, uygulanabilirliğinin
olmasından, anlaşılabilmesi ve her durumda tutarlılık sergilemesi gerektiğinden
bahsediyor. Bu sebeple de doğal olan tedavi fayda veren nesilden nesile
aktarılabilen çıkarım yapılabilen bir tedavi yöntemi oluyor.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi hakkında daha fazla bilgi almak için tıklayınız.
20 Yorumlar
Yanlış beslenme ve hareketsizlik yaşadığımız bu dönemin önemli problemlerinden. Bir çok hastalığında sebebi aynı zamanda
YanıtlaSilOysaki hareket etmek üretimde olmak insana iyi geliyor. İnsan hiç bir şey yapmadan olduğu yerde hareketsiz kalarak dinlenemiyor daha çok yoruluyor. İnsan hareket ettikçe ürettikçe sağlıklı kalan yorulmayan mutlu olan bir canlı.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi bir gerçeklik ilmi olduğu için sağlığımızla olan ilişkimize de gerçekçi bir bakış açısı ile bakar
YanıtlaSilGerçek olan doğru olandır! O sebeple bir şey doğal ise gerçektir, çünkü doğada hiç sahtelik yoktur.
YanıtlaSilDoğal olan doğaya uyumlu olandır
YanıtlaSilSağlığımız hareketsizlik, aşırı tüketim ve rahatlık tuzağı ile yok olup gidiyor.
YanıtlaSilArtık semptomları yatıştırıcı değil iyileştirici tedavilere ihtiyacımız var.
YanıtlaSilDoğaya bakıp deneyim transferiyaparak bir tedavi yöntemi hatta bir yaşam stili oluşturabilmek ne kadar etkileyici..
YanıtlaSilTıpta çok ileri gittiğimizi zannediyoruz ama hepimiz ilaç bağımlısı olmuşuz. Bir poşet dolusu ilaçla geziyoruz, çocuğundan yaşlısına.
YanıtlaSilkeşke söylenilenler ilk söylendiğinde anlaşılabilseydi...
YanıtlaSilKeşke doğru ilk söylendiğinde anlasak.
YanıtlaSilHareket edelim, spor yapalım, beslenelim ama nasıl ?
YanıtlaSilGerçekliğe göre…
Hep eskiler hareket etmenin önemini vurguluyorlardı, insan da az çok evet harektli olmamız lazım diye düşünüyor ama asıl sebebini gerçekten bilmiyodum. Şimdi hareketsizlik ne, hareket ne, neden hareketli olmam lazım asıl sebebini biliyorum, artık hareketli olmamak için hiç bi bahanem yok :) Elinize sağlık...
YanıtlaSilSığ su… çok kalıcı oldu..
YanıtlaSil"İşleyen demir pas tutmaz." Atasözümüz de iyi bir deneyim transferi aktarıyor günümüze.
YanıtlaSilYaşam stili değişmeden, sadece bir kürle değişmesini beklemek... Sonucu değiştirmeye odaklı her çözüm sonucu değişteremiyor...
YanıtlaSilGeçmişten gelen yaşam tarzlarının ve tedavi yöntemlerinin deneyimselleştirilmiş bilgi sayesinde olduğu aşikardır.
YanıtlaSilİnsanlar en yeni şeylerin her zaman en iyisi olduğunu zannediyor. Halbuki en eski de olsa en iyi olan, en gerçek olandır.
YanıtlaSilBir defa yanlış kapıdan girince karşılaşacağımız sonuçlar yanlış oluyor. Daha iyi yaşam için nelerden vazgeçtiğimizi onları kaybedince anlıyoruz. Mutlu ve rahat bir yaşamı tembellik ile karıştırıyoruz. Hareketi etmeyen suyun bile kirlendiğinin farkına bile varmıyoruz bu hayatın hızı içinde. Bu ve bunun gibi bir çok konuda bizi yeniden düşünmeye ve gerçeğin ne olduğunu anlamamıza yardımcı olan Deneyimsel Tasarım Öğretisi hayatıma gerçeği görebilme imkanı sundu.
YanıtlaSilHayattaki gerçekleri görebilmek için işin özüne bakabilmek önemli.
YanıtlaSilElinize sağlık 👏
YanıtlaSil