ARMUT PİŞ, AĞZIMA DÜŞ.

Salih 1985 yılının bir yaz ayında orta halli bir aileye ve imkânlara gözünü açmıştı. Salih’in bir ablası vardı. Ablası doğduğunda ailesinin durumu pekiyi değildi, bu sebeple kıt imkânlarla büyütülmüştü. Ablasından üç yıl sonra Salih dünyaya gelmişti. Salih doğduğunda ailesinin durumu artık iyileşmişti ve onu el bebek gül bebek büyütüyordu. Zaman tüm hızıyla akıp gitmeye devam ediyordu. Salih bebekken bile inadı ile ailesini her istediği şeye ikna etmeye çalışan, annesi ikna olmayınca babasına gidip istediğini yaptıran bir çocuk haline gelmişti. Yüzlerce oyuncağı olmasına rağmen sürekli farklı oyuncaklar isteyen bir çocuk haline gelmişti. Annesi ve babası oğullarının isteklerini yerine getirerek onu mutlu edebileceklerini düşünürken aslında gelecekte onu mutsuzluğa sürükleyeceklerinin farkında değillerdi.

Zaman hızla akarken…

Yıllar geçmiş, Salih artık ilkokul çağına gelmişti.  Bu zamana kadar oyunlar ve oyuncaklarla süren hayatı, yerini yeni ortamlara, yeni arkadaşlıklara, derslere, alıştırmalara ve ödevlere bırakmıştı. İlkokul bir, iki, üç derken Salih de büyüyordu ama hâlâ her istediğini inatla yaptırmaya çalışıyordu. Peki, bu onu ve ailesini mutlu edecek miydi? Tabii ödevler anne ve babası tarafından yapılıyor, odası annesi tarafından toplanıyor, çamaşırları annesi tarafından yıkanıp toplanmaya devam ediyordu ve Salih hiçbir işe yardımcı olmuyordu. Ne ödevleri ne de ev işlerine destek olarak tecrübe edinmiyordu.


İlkokul bitmiş, artık ortaokula başlayacaktı. Bu sırada babasının tayini çıkmış ve şehir değiştirmişlerdi. Bu durum Salih için yeni bir okul, mahalle, arkadaşlar ve ortam demekti. Salih önceki yaşadığı yerden farklı bir ortam bulmuştu burada. Arkadaşları olabilecek insanların konuşmaları küfür ağırlıklı idi ve Salih de bu zamana kadar duymamış olduğu cümleleri duyup, algılayıp, bunları kullanmaya ve iletişimini diğer arkadaşları gibi kurmaya başlamıştı. Ancak bu şekilde iletişim kuramayacağını öğretmeninin anne ve babasına şikâyeti ile tecrübe etmiş ve bu tavrından vazgeçmek zorunda bırakılmıştı. Ödev ve projelerinde yine geçmiş yıllardaki konforlu düzeni sürdürmeye çalışıyordu. Yine annesinden ve babasından ödevlerini yapmasını talep ediyor, onlar da Salih’i üzmemek için bu isteklerini yerine getiriyordu. Ayrıca tablet, telefon, bilgisayar, televizyon gibi güncel tüm elektronik cihazları da istediği gibi kullanmasına izin veriyorlardı. 

Küçüklükten bugüne bu yaşayış ve davranış alışkanlıkları Salih’i gitgide rahatlık tuzağına düşürüyordu. Yemeğinden odasının toplanmasına, ödevinden etkinlik isteklerine kadar her şey eksiksiz karşılanıyordu. Ancak yine de Salih bu durumdan tatmin olmayıp daha fazlasını istiyordu. Ortaokul yılları da her konuda yine ailesinin desteği ile geçti. Artık liseye gitme zamanıydı ve sınavlara girecekti. Ailesi bu konuda da desteğini esirgememek için onu sınava hazırlanacağını düşündüğü bir kuruma kaydettirdi. Ama bu süreçte hiçbir elektronik cihazdan uzak kalmadı Salih. Okul haricinde ki vakitlerde sınava hazırlanıyor gibi görünerek ders çalışması gereken saatlerde odasına kapanıp oyun oynuyordu. Bir süre sonra oyunlar gitgide dersin hatta okulun önüne geçmeye başlamış, bir bağımlılığa dönüşmüştü. Tüm yıl genel olarak Salih’in oyun oynaması ile geçti ve bu sebepten ötürü sınav günü geldiğinde Salih sınava hazır değildi. İmkânı olsa sınavına da annesi ya da babasının girmesini isteyecekti. Ailesi bir yıl boyunda Salih’in sınava hazırlandığını düşünüyor ve büyük umutlarla onun sınav sonucunu bekliyorlardı. Salih sınavda beklediği başarıyı sağlayamadı ve adreslerine yakın puanı düşük bir liseye kaydını yaptırdılar.

Bu aşamadan sonra artık Salih karşılaştığı zorlukları kendi göğüslemeye başlamalıydı. Ama ilkokul ve ortaokuldaki düzeni kısmen burada sürdüren Salih, lise hayatında da aile desteği ile ilerlemeye çalışarak vasat bir öğrencilik geçirdi. Başlangıçta alışma sürecinde okul saatlerine uyum sağlasa da, ilerleyen yıllarda üniversite sınavına hazırlanması gereken sürelerde, Salih’in oyunlara düşkünlüğü yavaş yavaş derslerle ilgilenmemesine sebep oluyordu. Bazen okuldan kaçarak ders saatlerinde oyun oynar, eve gittiğinde de odasına kapanıp yine oyun oynardı. Ailesi de çocuklarının odaya kapanıp dersleri ile ilgilendiğini düşünüyor, ona çok güveniyor ve rahatlık tuzağına düşürdükleri çocuklarının ne yaptığını kontrol etmiyordu. Zaman hızla geçiyor, Salih bu ilgi çekici ama faydasız olan sanal dünyada yeni seviyelere ulaşırken gerçeklerden uzaklaşıyor, dersleri ile pek fazla ilgilenmiyordu. Lisede olmasına rağmen ev ödevlerini hala annesi ve babası yapıyor, yeterli gelmediğinde ona özel ders aldırıyorlardı. Salih de tüm bu imkânlara rağmen başını oyunlardan kaldırmayıp derste bile arkadaşlarıyla oyunlar hakkında konuşmaya çalışıyor, evde de ders çalışmak yerine odasına kapanıp oyunlara devam ediyordu.

Dış dünya beklentisi ile geçen yıllar…

Artık üniversite sınavı zamanı gelmişti. Salih lise öncesi olduğu gibi üniversite öncesi de sınavlara gerektiği gibi hazırlanmamış, ama ailesinin beklentilerini de karşılamak için sınavlara girmiş, aldığı sonuçlar pek olumlu olmasa da tercihler yapmış, ancak hiçbir tercihine yerleşememişti. Ama ailesi varını yoğunu ortaya koyarak bir yıl daha hazırlanmasını istemişti. Bu kez haftanın her günü kursa katılarak ve daha fazla çalışarak sınava hazırlanması istenmişti. Salih bir yıl boyunca yine her gün kurslara katıldı ama evde ise yine oyunlar onun en yakın dostuydu. Hazırlık sürecinde, çözdüğü testleri git gide artırması ve yeni konular çalışması gerekirken, yeni oyunlar araştırarak zamanını geçiriyordu. Önceki yıllarda hangi hataları yaptığını irdelememiş, “Ben nerelerde hatalar yaptım ya da nelerden uzak durmalıyım? Bu hazırlık sürecinde asıl yapmam gerekenler nelerdir?” sorularına odaklanmamış ve yaşadıklarından deneyim çıkartmamıştı. Bu yıl da yine aynı hataları yapıyor, çalışması gerekirken zamanını boşa harcıyordu. Yine bir sınav günü gelmişti. Salih sınava girmiş, bu kez daha başarılı olması gerekirken işaretlemelerde kaydırma yapmış ve ailesinin beklentilerini boşa çıkarmıştı. Yine tercihler yapıldı ve Salih ikinci yılında da bir üniversiteye yerleşemedi. Ama ailesi Salih’in mutlaka üniversiteye gitmesini istiyordu.

Birçok arkadaşı bir önceki yıl farklı programlara yerleşmiş eğitimlerini sürdürürken Salih evde duramazdı. Hem eş, dost, akraba, komşular ne derdi oğulları üniversite okumazsa? Salih’in ailesi bu sebeplerle ellerindeki bütçeyi gözden geçirip, oğullarının bir yıl daha üniversite sınavına hazırlanmasını istiyorlardı. Ama oyunlara düşkünlüğü olan Salih bunu istemiyordu.  Ailesi, Salih’in yeni kayıt olduğu kurumun yetkililerinin de desteği ile bu yıl el birliği ile onu üniversiteye hazırlayacaklardı. Salih bu yılı, başarısız geçen iki yılın ardından ne hatalar yaptığını irdeleyerek, o hatalarını tekrar yapmamaya çalışarak ve sınavlara hazırlanarak geçirdi.  Bu sırada geçen yıllardaki oyunları ve televizyonu bırakarak bir hazırlık süreci geçirmeye çalıştı ama bu hazırlık süreci kendi talebi ile olmadığı için hazırlanma konusundaki niyeti net değildi. Yine ara ara oyunlara kaçmaya çalışıyor, biraz ders, biraz oyun haline dönüşüyordu. Çalışma sürecinde ailesi artık yasaklara başvuruyordu ama yine de oğullarına kıyamıyordu. Bu yıl da biraz çalışarak biraz oyunlarla geçmiş, zevkler gerekliliklerin önüne çıkmıştı. Salih bu yıl da sınavda istenen başarıyı sağlayamamıştı. Ailesi de çok bilinçli olmayarak sadece oğulları üniversiteye gitsin diye farklı bölümler araştırırken güzel sanatlarda okumasını istemişlerdi. Salih de eğitimin bir kısmı bilgisayarlar üzerine, bir kısmı da el becerileriyle ilgili olan bu bölüme gitmeyi kabul etmişti. Ama bu süreye kadar da üç yıl ömründen gitmişti.

Bir şekilde imkânlar oluşturulup Salih özel bir üniversiteye kaydettirildi ve buradan sonra artık aile desteği olmayacaktı. Kısıtlamalar olmayacaktı ve bu sebeple Salih artık özgür olduğunu düşünüyordu. Ama bu zamana kadar hayatını hep desteklerle sürdüren Salih, burada da zorlanarak ailesinin tüm desteklerine rağmen ilk dönemde derslerinde başarılı olamamış ve okulu bırakarak eve geri dönmeye çalışmıştı. Ailesi Salih’in okuması için çabalamışken o okul bırakılamazdı. Yine ailesi destek oldu. Yetkililerle görüştürülerek Salih Okulu bırakmaktan vazgeçirildi. Zorlaya zorlaya, bu kez arkadaşlarından da destek alarak o dört yılı çok da bir şey öğrenmeden tamamlamayı başardı. Şimdi artık karşısında iş hayatı vardı. Peki, Salih yirmi beş yılı rahatlık tuzağında geçirmesi sebebiyle iş hayatında başarılı olabilecek miydi? Okulda destekler sürmüştü ama iş hayatında kendini geliştirmek için çabalamamış, rahatlık tuzağında büyümüş, yirmi beş yaşında bile yemeği önüne hazır gelen, hala odasını bile toplamayan Salih’in başarılı olabileceği bir süreç miydi? Artık ailesi onu destekleyemezdi. Kendisi bir şeyler başarmalı ve çalışmalıydı. Ama Salih bir işe giriyor, başarılı olamayıp, bir de imkânları beğenmeyip yeni işlere girmeye çalışıyordu. Çaba sarf etmiyor ama karşılık bekliyordu.

Peki Salih farklı bir şekilde yetiştirilebilir miydi? Küçük yaşlardan itibaren yavaş yavaş kendi ihtiyaçlarını kendisi karşılayabilir miydi? Rahatlık tuzağına düşürülmeden, daha dengeli bir kontrol içerisinde ve her isteği bir çaba sarf etmemişken yerine getirilmeden?

Elbette, Salih el bebek gül bebek büyütüldü. Her istediği yıllarca yerine getirildi. Hiçbir şeyi eksik edilmedi. Burada amaçlanan mutlu ve başarılı olmasıydı. Ama bu olumlu görünen destekler ona mutluluk ve başarı getirmedi. Aksine rahatlık tuzağına düştüğü için etrafındaki insanların desteğinin hep onunla olacağını düşünerek zamanını boşa harcadı ve gerçeklerle karşılaştığında ise bocaladı. Olaylara nasıl doğru tepkiler vereceğini bilemedi. Oysaki

·      Daha küçük yaşlarda kendi odasını toplayan,

·      Evde olduğu zamanlarda ailesine yardımcı olan,

·      Yaz tatillerinde ufak ufak çalışan bir çocuk olarak yönlendirilseydi,

Hayatta çaba sarf etmeden elde edilen şeylerden hayır görülemeyeceğini, anlık olarak faydalı görünse bile toplamda fayda sağlanamayacağını öğrenecekti.

Eğitim hayatında, iş hayatında, iletişimlerinde, ilişkilerinde nasıl başarılı olabileceğinin yöntemlerini öğrenebilecekti.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi bizlere kendimizi tanıma, çevremizi tanıma, doğru iletişimler ve dengeli ilişkiler kurabilme, hayatta gerçek başarı ve mutluluğun stratejilerini öğrenebilme, bunları hayatımıza katıp konforlu bir hayat yaşayabilme, kendimizden ve çevremizdeki insanların hayatından deneyim çıkartabilmemize imkân sunuyor. 




Yorum Gönder

13 Yorumlar

  1. İnsanın hayatının her bölümünde kullanabileceği yasaların Sahibi olması i hayatında daha az hata yapmasını ve daha hızlı ilerlemesini sağlıyor

    YanıtlaSil
  2. Önceden insanlar çocuklarını hayata hazırlarken şimdiki anne babalar hayatı çocuklarına hazırlıyor. Tıpkı Salih gibi. Çocuklarımızı Hayata hazırlayalım.

    YanıtlaSil
  3. Şimdiki zamanda, farkında olmadan ne kadar da çok Salihler yetiştirmişiz. Teşekkürler farkındalık oluşturduğunuz için.

    YanıtlaSil
  4. İmkanların içerisinde imkansız kalmayı öğrenmek... Emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  5. Ben de makaledeki Salih gibi bir gençlik yaşadım. İnsan o süreçte hatasınım farkına varmıyor, anne ve babasını duymuyor. Ancak iş işten geçtiğinde fark edebiliyor o yüzden keşke annem ve babam daha erkenden benim güçlenileceğim şekilde yetiştirselerdi, neyse ki insan bu seminerlerde ne yapmamız lazım bunlar hakkında çözüm stratejileri veriliyor ve bunları uyguladığımdan beri hayattan tat almaya başladım :) Elinize sağlık

    YanıtlaSil
  6. Bir adam yoğun bakımda neyse rahatlık tuzağındaki insan da aynısıdır.

    YanıtlaSil
  7. İmkanlar aslında en büyük tuzağımız

    YanıtlaSil
  8. Yetiştirmek başka, büyütmek başka...Günümüzde ki çocukların çoğu zorluklara karşı anne-baba siperiyle büyüyor maalesef

    YanıtlaSil
  9. Daha fazla imkan vererek, acaba çocuklarımıza iyilik mi yapıyoruz?
    Yoksa kötülük mü?
    Ama bir olayın işleyiş şeklini bildiğimiz de, karşımıza çıkan olayları daha rahat çözüme kavuşturulabiliriz.
    Bunu öğrenip hayatı daha konforlu yaşayabiliriz.
    Önemli olan vermek değil,
    imkanlar olmadığında yada siz olmadığınızda o büyüttüğünüz çocuğun bir yetişkin olduğunda nasıl davranabileceğini siz yanındayken öğrenebilmesi…
    Bunun yolunu gösterdiği ve rahatlık tuzağını anlattığı için teşekkürler deneyimsel öğreti.

    YanıtlaSil
  10. Hayatımızı daha kolay hale getirdiğimizi düşünüyoruz aslında daha zor hale getiriyoruz zamanında yapmadığımız her şey karşımıza birgün çıkıyor

    YanıtlaSil
  11. Yıllarca çocuklarımıza daha fazla imkan vererek
    onları yetiştirebileceğimizi zannettik.
    Olumsuz sonuçla karşılaşınca da hatayı çocuklarda aradık, onları suçladık.
    Deneyimsel Tasarım Öğretisi gerçekleri anlatan bir eğitim. Çocuk gerçekte nasıl yetiştirilmeli sorusunun cevabını burada buldum çok şükür.

    YanıtlaSil
  12. Çevremizdeki insanlara ne kadar imkan verirsek yapacakları işleri biz yaparsak onları rahatlık tuzağına düşürüyoruz marifetlenmelerini engellemiş oluyor

    YanıtlaSil
  13. Günümüzde ailelerin ortak hatası. Çocuklarımıza farkında olmadan yaptığımız kötülüğün en yaygın olanı. Onlar daha iyi olsun derken muysuz, marifetsiz, doyum becerisi olmayan çocuklar yetiştiriyoruz.

    YanıtlaSil