Yeşillikler içinde çok güzel bir köyde, geceleri ay ile
sohbet eden şirin bir kız çocuğu yaşarmış. Kışları okula gitmek için ilçede,
yazları da köyünde geçirirmiş. Babasını çok sever, bir o kadar da özlermiş.
Uzun yol şoförlüğü yapan babasını kimi zaman haftalarca göremediği olurmuş.
Babası olmadığında ailesinin tüm ihtiyaçlarını karşılayan
süper kahraman görünümlü bir amcası vardı.. Bazen iyi bir dinleyici, bazen sert
biri olabiliyordu.
O gün abisi ve kuzenleri ile oynarken duyduğu kötü kelimeyi,
saydığı ve sevdiği kadar çekindiği amcasına söylemek için koşar adım mutfağa koştu
Kapının eşiğinde durdu, ağzını açıp kötü kelimeyi söyler söylemez amcası
kalbini delecek kadar sert, kötü bir bakış attı. Eşiği geçen ayaklarından
birini usulca geri çekti. O an yok olmak istiyordu, utanmıştı, bedeni başka
yerde, ruhu başka yerde gibi hissediyordu. Oysaki cümlesini tamamlasa rahat
edecekti, ama yutkundu, sadece yutkunabildi.
Okullar açıldığı için köyden ilçeye dönmek zorundaydılar. Dönüş günü onun hiç istemediği bir gündü, pazartesi...
Aslında bir gün önce gidip hazırlık yapmak istiyordu, eksik
bir şey kalmasın, çantası, kalemleri hazır olsun.
Özellikle de sınıfına geç kalmamak…
Ama onun için pazartesi günü her şey için çok geçti. Eve vardığı
gibi hazırlanmış, çantasını takmış ve hemen evlerinin arkasında bulunan okuluna
gitmişti.
Vardığında çoktan tören bitmiş, bahçede kimse kalmamıştı. Girişteki görevliye öğretmeninin ismini sorup hangi sınıfta olduğunu öğrendi. Kapının önüne geldi. Yine bir kapı, yine bir eşik.
Gözleri doldu, kapıyı çaldı. Duyacaklarından tedirgin bir
şekilde içeriye girdi.
Amcasıyla yaşadığı olayın üzerine bu eşikten geçmek ona daha
da zor geliyordu şimdi.
Lisede müdürün odasına, üniversitede dekanın odasına
girerken ayakları hep geri giderdi.
Küçük kız büyümüş, öğretmen olmuştu. Öğretmen olmanın
verdiği sahnenin önünde bulunma zorunluluğuna rağmen hala bir çekingenlik, bir
yere ait olamama gibi duygular yaşıyordu. O kadar toplantı, seminer, konferans
vs. katılmasına rağmen adım atmaktan, hissettiği o baskıdan hep korkardı.
Bir gün çalıştığı okulda idare odasına çağrıldı. Kapıda
durmuş, eşikte bekliyordu. O anda bir şey fark etti. İdare katından kim
çağırırsa çağırsın, eşikte kalıyor, içeriye giremiyordu. Israrla içeriye davet
edilmesine rağmen eşikten adım atamıyor. Bir bahaneyle davetleri hep
geçiştiriyordu. Üstelik şimdiye kadar bu durumun farkında bile değildi. Sahi, neden
hep kapıda kalıyordu? Bir an durup düşünmeye başladı.
Direnç... Amcasının davranışı direncinin temelini atmış, gerisi
çorap söküğü gibi gelmişti.
Altından nasıl kalkacağını bulmayı bırakın, bu sorunun farkında bile değildi. Çocukluğuna gitti,
yüzünde bir tebessüm belirmişti.
"Nasıl ya!!!" Önce zihninde küçük kızı eşikten
atlattı, sonra küçük kızın ruhunu ve bedenini birleştirdi...
Direncini belki hemen kıramayacaktı, ama ne yapması
gerektiğini artık biliyordu. Başkalarını suçlamak değildi mesele, sebepleri
görüp sonuçlara ulaşmaktı. Ruhu ve bedeni bir arada kaldığı sürece artık kolay
kolay duygularına kapılıp gitmeyecekti.
Hayatımızda cesaret edip karşıya geçemediğimiz birçok eşik
var. Geçmenin yolunu bilmediğimiz, geçersek karşılaşacağımız şeyden
korktuğumuz. Peki adım atmak bu kadar zorsa, mükâfatı da o kadar fazla değil
midir? Eşikten adım atmanın bedeli olduğu gibi, atamamanın da bedeli var tabii
ki...
Peki sen ızdırap duysan da o eşikten geçecek misin? Yoksa olduğun yerde kalıp, başkalarının seni itmesini mi bekleyeceksin? 1'e 99'un verildiğini biliyorsak, neden bekleyelim?..
14 Yorumlar
Hikayeyi okuyunca kendi eşiğim aklıma geldi, o eşik kırılınca insan bambaşka bir seviyeye geçiyr….
YanıtlaSilHayatımızdaki eşikleri geçmemizin gözümüze ne kadar büyük göründüğünü anlatan güzel bir hikaye
YanıtlaSilDüşündüren... Tebessüm ettiren ve etkileyen :) Teşekkürler
YanıtlaSilHikaye insanı kendi eşiklerimizin neler olduğunu düsunmeye itiyor.Zor olsada insan o adımları atmalı
YanıtlaSilElinize sağlık, emek vermişsiniz, teşekkürler.
YanıtlaSilEşiklerimiz yani dirençlerimiz, malesef toplumumuzun hemen her kesiminde hemen hepimizde olan bir şey. Düşünüyorum da neden, nasıl oluşuyorlar? Hem çevre hem okulda yanlış eğitim, yanlış çevre, yanlış kültür , yanlış sevinçler, yanlış korkular uzayıp gidiyor. Direnç kolay oluşuyor yerleşiyorda; Ya giderilmesi çok, çook daha zor bir süreç.
YanıtlaSilYazarın kalemine sağlık, düşündürücü..
YanıtlaSilZor ama insan bunu başarabildiğinde yükselebiliyor.
YanıtlaSilKalemine sağlık 🌺
YanıtlaSilKendi eşiklerimizi keşfedip, onları atlayabilmek dileğiyle...
YanıtlaSilEşiği aşamamanın verdiği ızdırap...
YanıtlaSilVe eşiği aşabilmenin getirdiği mükafat...
Deneyimsel Tasarım Öğretisi'nin güzel yanlarından biri olsa gerek.
Fark ettirici, motive ettirici.
Harekete geçmek için güzel bir motivasyon yazısı olmuş. Emeğinize sağlık.
YanıtlaSilYanlış kapıdan girmek gibi birşey bu direnç meselesi . O yolun başına gitmeden doğru kapıdan girmeden direnç kırılmıyor.
YanıtlaSilHerkesin kendine göre geçmesi gereken bir eşiği bulunuyor, bunu fark edebilmek ve çözebilmek çok kıymetli ..
YanıtlaSil