Bir köpek, anne olduktan sonra mizacı değişir. Öncesinde ne kadar rahat olsa da yavrusu olduktan sonra bir o kadar disipline olur, üzerine titrer. Öncesinde ne kadar gezse de anne olduktan sonra ihtiyacı dışında yavrularının başından ayrılmaz. Ne kadar ürkek de olsa, cesareti birden artar, yaklaşana hırlar, yavrularına merhameti artar. Yetiştirmeyle ilgili hedef yüklenmiştir üzerine, mizacı da hedefine uyumlanır.
Biraz büyümeye başladığında onlara ihtiyacı olan şeyleri öğretir. Devrildiğinde nasıl kalkacağını, nasıl boğuşacağını, nereden ısırması gerektiği, mizacının gerekliliklerini öğretir. Oysa ki o anda oynaşıyor sanırsın. Biraz büyüdüğünde onları yavaş yavaş kendinden uzaklaştırmaya başlar. Verdiği sütü azaltır, emmeye çalıştıklarında yanlarından uzaklaşır, bir miktar aç bırakır. Aç kalan yavrular arayış içerisine girer, annelerinden biraz uzaklaşıp hayata karışmaya başlar. Açlık yavruları hem diri tutar hem de avlanma konusunda marifetlendirir. Biraz daha büyüdüklerinde sütü neredeyse tamamen keser. Yavruları yaklaşmak istedikçe hırlar. Hamkalamak denir halk dilinde, zarar vermeden ısırır, kendinden uzaklaştırır. Başta olan merhameti sanki kaybolmuş gibi görünür.
Merhametsizlik gibi görülen şey aslında annenin yavrularına merhametidir. Uzaklaştıkça yavru başının çaresine bakmak zorunda kalır. Bu olay, yavruyu hayata karşı daha marifetlendirir ve daha iyi hazırlar. Yavruları büyüdükçe, verdiği imkanları azaltarak, kendinden uzaklaştırarak büyüdüğü oranda kendisine olan muhtaçlığını azaltır.
Yetiştirme hedefini tamamladığında dişi mizacına geri döner. Yeniden ürkekleşir, yeniden etrafta gezinmeye başlar. Hayatına kaldığı yerden devam eder.
Bir kuş da başta yemiyor yediriyor. Zamanı gelince de yavrusunun uçmayı öğrenmesi, hayata karşı marifetlenmesi için yuvadan dışarı atıyor.
Bu süreç tüm canlılar için aynı işler aslında. İnsan için de aynıdır, bir kadın da anne olduktan sonra mizacı değişir. Yavrusuna disipline olur, üzerine titrer. Sosyal hayatta ne kadar aktif de olsa yavrusunun başından ayrılmaz. Cesareti artar, söz konusu yavrusu olduğunda bir erkeğin gösteremeyeceği cesareti gösterir. Problem, büyüdükçe yavrusunu kendinden yavaş yavaş merhametinden dolayı uzaklaştıramadığında başlıyor. Hayata karşı marifetsiz bir birey meydana geliyor.
Merhametsizliğinden dolayı mı?
Merhametinden dolayı mı?
Yetiştirmede çok fazla merhamet, karşı tarafa merhametsizlik gibi gözükebiliyor.
Gölgede olanın gölgesi olmuyor. Evladın da zamanı geldiğinde hayatta para kazanabilen, iş kurabilen, aile olabilen, kendi ayakları üzerinde durabilen, gölgesi olan bir birey olabilmesi için yavaş yavaş büyüdükçe anne babanın gölgesinden çıkması gerekiyor.
Bir çırak da zamanla ustasının gölgesinden çıkabildiği kadar usta olabiliyor. Büyük ağacın gölgesinde kalan ağaç meyve veremiyor. Kendi ışığına kendisi ulaştığında olgunlaşmaya, meyve vermeye başlıyor.
O sebeple diyor ki Deneyimsel Tasarım Öğretisi, “Yetiştirme insanın varlığına göre değil yokluğuna göre olur.”
Biz olmadığımızda sorumluluğumuzda olanların ne yapabildiği, insanın yetiştirme kalitesinin ölçüsünü belirliyor.
Olmadığımda da çocuğum ayakta kalabiliyor mu?
Olmadığımda da eşim hayata devam edebiliyor mu?
Olmadığımda da işyerinde çalışanlar işleri yürütebiliyor mu?
Bu da insanın
varlığının verdiği imkânları, yokluğunda hissedilmeyecek seviyeye konumlandırabilmesiyle
mümkün hale geliyor.
İlişkilerde yetiştirme hedefine insan doğru zamanda doğru konumlanabilmeyle ulaşıyor. Deneyimsel Tasarım Öğretisi de içeriğindeki bilgi teknolojisiyle bu konforu insanların hizmetine sunuyor.
10 Yorumlar
Annesi ve Babası her istediğini yapan dibinden ayirmadiklari çocuklari için , belli bir yaştan sonra neden bu çocuk böyle oldu demesinin cevabını çok güzel vermişsiniz. Teşekkürler.
YanıtlaSilNe güzel bir bakış açısı olmuş kaleminize sağlık
YanıtlaSilİnsan nasıl yetiştiriliri anlatan güzel bir yazı olmuş
YanıtlaSilKeşke her insan sadece kendisini düşünmeyip hem çocuklarını hem de elemanlarını yetiştirebilse…
YanıtlaSilBüyütmek yetiştirmek değildir sözünün anlamı :) elinize sağlık
YanıtlaSilÇok etkileyici bir yazı olmuş.
YanıtlaSilGölgede olanın gölgesi olmuyor. Çok güzel bir şekilde ifade edilmiş. Elinize sağlık.
YanıtlaSil"Biz olmadığımızda sorumluluğumuzda olanların ne yapabildiği, insanın yetiştirme kalitesinin ölçüsünü belirliyor." Bu anlayabilmek için çok güzel bir ölçü. Merhamette burada gizli değil mi aslında? Teşekkürler düşündürdüğünüz güzel bir noktaya değindiğiniz için...
YanıtlaSilElinize sağlık
YanıtlaSilGölgede olanın gölgesi olmuyor...
YanıtlaSilGerçekten güzel ve doğru bir ifade.
Bu yazı sadece anne baba olana değil, patrona, lidere, ustaya, kalfaya, hatta çocuğa, çırağa, çalışana...
Hem yetiştirmek hem de yetişmek isteyene farkındalık oluşturan bir yazı olmuş.
Elinize sağlık...