SONRA YAPARIM

Hasan okuldan eve yorgun gelmişti. Çantasını bıraktı ve odasına gitti. Yapması gereken ödevler vardı. Bir yandan ‘Şimdi yapsam iyi olur, akşama bırakmamış olurum’ diye geçirdi içinden. Birkaç saniye düşündükten sonra daha önce de olduğu gibi ‘Neyse önce şu filmimi izleyeyim ve dinleneyim, sonra yaparım’ dedi ve yarım bıraktığı filmi izlemeye devam etti. Ama yapmayacağını kendi de biliyordu.

Günler, haftalar geçti, Hasan yapacağı işleri ertelemeye devam etti. Annesi markete gitmesini istediğinde ‘Sonra giderim’, sınavlara çalışması gerektiğinde ‘Sonra çalışırım’ diyordu. Yapmak istemediği şeyleri ertelemek onun için bir hayat standardı haline gelmişti. Artık erteleyemeyeceği işleri de söylenerek yapıyor, memnuniyetsizliğini her fırsatta dile getiriyordu. Ertelemesinden dolayı bu işlere daha az zaman ayırdığı için de bunları üstünkörü yapıyordu. ‘Sınıfı geçsem bana yeter’ düşüncesindeydi. Markete gittiğinde aldığı meyve ve sebzeleri rastgele bir şekilde poşete dolduruyor, eve gelince ürünlerin çürük olduğu ortaya çıkınca da umursamıyordu.

Hasan’ın üniversiteye girme zamanı gelmişti, sınavda kendisinin ve ailesinin tahmin ettiği üzere iyi bir yeri kazanamadı. Babasının imkânlarıyla başka şehirde özel bir üniversiteye yazıldı. Üniversitede de genel tavrı değişmedi. Babasından aldığı parayı ev kirasına hemen yatırmamıştı. Çünkü parayı banka hesabından çekip ev sahibine götürmeye üşeniyordu. Geciken kirasını alamayan ev sahibi Hasan’ın kapısına dayanmıştı. Hasan, paranın bankada olduğunu ve çekmesi gerektiğini söyledi. Ev sahibinin zorlamasıyla söylenerek parayı çekti ve ev sahibine kirasını ödedi.

Elindeki parası da biten Hasan almak istediği kıyafetleri alamadığı için yeni tanıştığı arkadaşlarından borç istemek zorunda kaldı. Arkadaşları borç verdi ve bu sayede istediği kıyafetleri alabildi. Yeni tanışmalarına rağmen araları iyiydi. Ne zaman istese arkadaşları onunla buluşuyordu. Bir derdi olduğunda da dinliyorlardı.

Birkaç ay sonra arkadaşları verdikleri borcu geri istemeye başladı, Hasan her seferinde ‘Şimdi sıkışığım, sonra veririm’ diyordu. Aslında istese borçlarını ödeyebilirdi ancak ertelemek daha kolayına geliyordu. Arkadaşlarının sorunları, dertleri olduğunda da kendi işi olduğu için onlarla buluşmayı erteliyordu. ‘Şimdi müsait değilim ama söz bir iki güne geleceğim’ dese de ertelediği için unutuyor ve  gidemiyordu.

Bir süre sonra Hasan için işler tersine dönmeye başladı. Kendisinin arkadaşlarına verdiği cevabı arkadaşları ona vermeye başlamıştı. Beraber gezecek bir arkadaş bulamamaya başladı, kimi arasa ‘Şu an işim var, daha sonra’ cevabını alıyordu. Bu zamana kadar etrafındaki insanlardan bu cevapları almaya alışmamıştı. Zaten üniversitenin son senesinde olduğu için bu sorunun üstüne gitmemişti. Senenin sonunda mezun olmuştu ve sıra iş hayatına atılmaya gelmişti. İş aramaya hemen başlamamıştı çünkü biraz tatil yapmak istiyordu. Zaten emekli olana kadar iş hayatına devam edeceği için birkaç ay tatilin zararı olmaz diye düşünmüştü.

Uzun süreli bir tatilin ardından birkaç iş görüşmesine gitti. Görüşmeler istediği gibi geçmiyor, kendini işe kabul ettiremiyordu. 6 ay boyunca iş bulamadığı için babasından yardım istedi. Babası tanıdıkları aracılığıyla Hasan’ı işe aldırdı. Üniversitede olduğu gibi iş hayatına da babası aracılığıyla girmişti. Çalışma hayatında da işleri yapmayı son ana bırakıyor, durduk yere kendini sıkıştırıyordu. Son ana bıraktığı işlere de doğru düzgün zaman ayıramadığı için baştan savma işler ortaya çıkarıyordu. İlk birkaç sene patronu babasını tanıdığı için Hasan’ı sadece uyarmakla yetinmişti. Ancak üçüncü senede işler iyice aksadığı için işten çıkarmak durumunda kaldı. Babası da bunu duyunca patronla konuşmuş, Hasan’ın çalışma şeklini öğrendiğinde de ona ‘Ben seni zar zor işe aldırıyorum, sen senelerdir doğru düzgün çalışmıyormuşsun, bundan sonra ne yaparsan yap’ dedi ve bir hışımla oradan ayrıldı. Artık Hasan’a yardım etmeyi bırakmıştı. Artık kendi başına kalan Hasan’ın geçimini nasıl sağlayacağı hakkında bir bilgisi yoktu. Hedeflediği kariyer planına hiç yaklaşamamıştı bile. ‘Ne yaptım da bu hale geldim?’ diye sordu kendine ve düşünmeye başladı.

Her insan hayata belli başlı özelliklerle gelmektedir. Onu geliştiren şey ise onda olmayan faydalı özellikleri kendine eklemesi ve aşırılaştırdığı özellikleri törpülemesidir. Bazı yapıdaki insanlar evlerinden çıkmak bile istemezler. İnsanlarla ilişki kurmaktan kaçınırlar. Bazısı da çok sosyaldir. Kendisine uzun vadede zarar verecek insanları da hayatına kolayca alır. Bazısı sürekli yeni bir iş kurar ve daldan dala atlar. Bazısı da mevcut düzenini korumak ister. Bazısı da Hasan gibi yapılması gereken bir iş varsa onu mümkün olduğunca ertelemek ister. Peki, ertelemek problemlerimiz karşısında bir çözüm müdür? İşin içindeyken, bilinçli bir şekilde düşünemediğimizde tek çıkış yolunu ertelemek sanırız. Dertlerimiz anlık olarak çözülsün isteriz ancak Hasan’ın hikayesini okurken olduğu gibi olaylara dışarıdan baktığımızda bunun sadece geçici bir çözüm olduğunu kolay bir şekilde anlayabiliriz. O zaman kendi hayatımızdaki olaylarda da nasıl bilinçli düşünüp doğru kararlar verebiliriz? Bu sorunun cevabı için sizleri Deneyimsel Tasarım Öğretisi seminerlerine davet ediyoruz.

Yorum Gönder

10 Yorumlar

  1. Günlük hayatta ne çok yaptığımız hata… bir ara yaparım…

    YanıtlaSil
  2. Hocam selamlar burda iki olay var benim gördüğüm biri rahatlık tuzağı diğer bir konu erteleme oyununa hayatına çevirmiş biri olarak görüyorum..burda rahatlık tuzağını o çocuğa veren ailenin de davranışları tepkileri yetiştirmek adına olmamış hayata zayıf güçsüz bir birey ortaya çıkmasına sebebiyet göstermiş

    YanıtlaSil
  3. Ertelenen şey büyüyor hayatın her alanında başımıza gelen olay..

    YanıtlaSil
  4. Hepimizin içinde bir miktar Hasan gizli değil mi? Ertelemeyi ne kadarda seviyoruz. En başta o bedeli ödememek ne kadar da tatlı gelir insana. Ertelemek, bir başkasının imkanlarını kendi imkanlarınmış gibi kullanmak ile birleşince maalesef "başarı" yalnızca başka insanların sahip olduğu ve bizim ulaşamayacağımız bir ütopya gibi görünür insana.

    YanıtlaSil
  5. Erteleme bir hastalık. İnsanın oyalanma gibi bir lüksü yok. Çünkü zaman hızla ilerliyor.

    YanıtlaSil
  6. Aslında hayatlarımızda, basit diye küçümsediğimiz, anlık tembelliklerimizle yapmak istemediğimiz pek çok durumu öteleyerek büyütürüz. Bu durumu sürekli hale getirdiğimizde de, artık farkında olamadan onu kendimizde ustalaştırırız.
    Nihayetinde her şeyin herşeyle ilgili olduğu bu süreçte, bilincimiz açık olduğu oranda çevremizde olup bitenleri anlamlandırırız.
    Anlamak aslında tanımakla olur ve insan önce kendini tanımaya başlayarak hayatıda anlamaya başlar. Demek ki her şey bununla, buda her şeyle ilgili.
    Anladığıma göre Hasan ın hikayesinde bununla ilgili.

    YanıtlaSil
  7. selamlar burda iki durum söz konusu. biri rahatlık tuzağı. diğer bir konu erteleme durumunu hayatın her noktasına oyununa çevirmiş bir kişinin çözüm bulmak adına kendince ne kadar büyük problemlerle karşılaştığını görüyoruz..ikinci konuda burda rahatlık tuzağını o çocuğa veren ailenin de davranışları tepkileri yetiştirmek adına olmamış hayata zayıf güçsüz bir birey ortaya çıkmasına sebebiyet göstermiş

    YanıtlaSil
  8. Evet bir ara yaparım şimdi canım istemiyor.
    Sonra yaparım

    YanıtlaSil
  9. Hasan in yaptığı yanlış bir şey. Ödevler zamanında yapılmalı, ne kadar erken o kadar iyi. Hasan üşenmemeyi öğrenmesi, yaşamında da uygulaması gerekir.
    Mutluluk ve başarının anahtarları dan biri diyebiliriz

    YanıtlaSil