HERKES KENDİNDEN YANA

İşten çıkıp kendisiyle dertleştiği günlerden biriydi. Geceyi aydınlatan ayın ışığı, Ali’nin içindeki üzüntüyü dindirmeye yetmiyordu.  “Anlamıyorum, gerçekten anlamıyorum... Ben orada daha rahat çalışabilsinler diye bir şey söylüyorum, yardımcı olmaya çalışıyorum. Yine ben kötü oluyorum. Evet, benim de hatam var. Daha sabırlı olmam gerekirdi. Daha yavaş davranmam gerekirdi. Fakat üç ay olmuş, Merve’nin yaptığı hata da yapılacak bir hata değildi. Kan sulandırıcı ilacı hazırlamayı kaç kere gösterdim. Ne zaman öğrenecekler? Kaç ay daha anlatacağım ninni gibi... Gerçi sabah sorumlumuz yeni gelen personellere iki ay daha önemli ilaç hazırlatılmayacağının uyarısında bulundu. Ama ben heyecanla istiyorum ki hızlıca öğrensinler ve adapte olsunlar. Sanki kötülüklerini mi istiyorum? Onları düşünüyorum. Daha hızlı adapte olurlarsa hem kendi mesleki kariyerlerine faydası olur. Hem de bizim iş yükümüz de azalır. Sonuçta bizim de işimiz bitmiyor. Her zaman bir şeyler öğretmeye vakit bulamıyoruz. Aman neyse... Konuşup yormayacağım artık kendimi. Fakat bitmiyor ki.” Aklında türlü türlü düşünceler vardı.

Yakın zamanda arkadaşı Ömer ile de tartışmıştı. Ömer’in soyunma odasındaki dolabı, kapının tam karşısındaydı. Marangoz da, Ali’nin dolabının kapağını tamir etmek için gelmişti. Rahat tamir etsin diye Ali de Ömer’in dolabını biraz daha ileriye çektirdi. Bunu gören Ömer, Ali’ye bağırmaya başladı. Yine suçlu Ali olmuştu. Ali ne dese Ömer uymuyordu.

“Neden hep iyi niyetle bir şeyler yapmaya çalışırken kötü duruma düşüyorum'' diye iç geçirdi Ali...

Ali kendi tercihlerini en iyi seçenek olarak görüyordu. Bu da Ali’yi başkaları adına hedef belirleyen bir kişi haline getirmişti. Onların mutluluk ve başarıları adına hedeflerini belirlemeye başlamıştı. Ama kimse başkası adına hedef belirleme hakkına sahip değildi. Bu hayatta insan sadece bir kişiyi değiştirme hakkı verilmişti. Kendini…

Ali kendisiyle dertleşmeye devam etti... Evinin yakınlarına gelmişti. Yolu biraz daha uzattı. Saatlerdir ne yapabileceğini değil, neden böyle olduğunu düşünüyordu. Bir anda zihninde şimşekler çaktı. Kendi kendine söylenmeye başladı:


“İnsanın babası ya babası. En yakını. Zamanında hatalar yapmış, borçlanmış. Gidip onun borçları için konuşuyorum. 22.000 lira olan borcunu 19.000 liraya yalvara yalvara indiriyorum. İş babamın imzasına kaldığında babam bana teşekkür edeceğine benimle kavga ediyor. Üstüne bir de onlara 13.000 liradan bir kuruş fazla vermeyecektim diye de söyleniyor. Kavga da gereksiz yere büyüdüğü için bir haftadır konuşmuyoruz... Yani ben insanların iyiliğini düşündükçe kim olursa olsun sıkıntı yaşıyorum. Tamam, abi karışmayacağım artık. Dünyanın derdi bana mı düştü?’’

Ali yaptıklarını doğru zannettiğinde problemi hep karşıda görmeye başlamıştı. Arkadaşlarında, ailesinde, yöneticisinde, komşusunda, mahalle muhtarında. “Bunlar daha akıllıca davransalardı zaten bunlar yaşanmazdı’’ diye düşünüyordu. Fakat her insan kendi probleminin sorumlusudur. Kimse kimsenin problemini onun yerine çözemezdi. İnsan ancak kendi problemlerine yön vermede söz hakkına sahiptir. Kendi problemlerine çözüm ürettikçe de marifetli hale gelir. Hayatında olan insanlar için bir yan rol oyuncusu olması gerekir. Ali herkesin hayatında başrol olmayı istiyordu.

Ali’nin işin içinden çıkamamıştı. “Neden iyiliğe niyet ediyorum da böyle oluyor?’’ diye kendini yiyip bitiriyordu. İnsan bu sarmala girmeye başladığında hayatının her alanını örümcek ağı gibi sarmaya başlıyor. Evde eşine, çocuklarına, işyerinde arkadaşlarına, binada komşusuna kadar. Komşunun arabayı park edeceği yere kadar karışıyordu. Herkesin kararlarına hedeflerine müdahale etmeye çalışıyordu. Onların hayatında baskın karakter oluyordu. Bu da enerjisini başkalarının seçimleri için tükettiğinden kendi hedeflerinden sapmalara neden oluyordu. Kendi hayatındaki seçimlerimde konsantrasyon eksikliğine sebebiyet veriyordu. Başkalarının hayatına odaklanmaktan kendi hayatına odaklanamıyordu. 

Ali evin önüne kadar gelmişti. Yine işin içinden çıkamamıştı. “Neyse ben kaybedeceğimi düşünmüyorum. Çünkü kötü bir niyetim yok’’ diyerek merdivenleri çıktı. Kapıyı açan eşine tebessüm etti, çocuğunu kucağına aldı ve “Bir sen bana karşı değilsin canım kızım, bir sen’’ dedi...

Sahi bu durumda insanın yapması gereken neydi? İnsan nasıl iyi niyetiyle yaptığı kötü davranışları sergilemekten kurtulabilirdi? Deneyimsel Tasarım Öğretisi, ilişkilerde durulması gereken yerlerin stratejilerini anlatır. Böylece insan kendi sorumluluğunu alan, başkalarına da destek olan hale gelmeye başlayabilir...

Yorum Gönder

12 Yorumlar

  1. Harika bir yazı olmuş,

    YanıtlaSil
  2. Deneyimsel ogreti sayesinde insanlarin kendi problemlerini cozmelerine mudahale etmemeyi ve boylece insanlarin kendi surecleriyle mucadele etmeye basladigi icin hayatta guclendigini ve sorunlarını cozup mutlu bireyler haline geldigini gördüm

    YanıtlaSil
  3. Ellerinize yüreğinize sağlık.. duygularımıza tercüman olmuşsunuz..

    YanıtlaSil
  4. Her problem başka bir çözüm marifeti istiyor işte. Bazen ortaya bi emek koymak gerekiyor. Bazende susmak, karışmamak, izlemek gerekiyor. Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  5. İnsanlar çoğu şeyi iyi niyetle yaparlar. Davranışlarının nereye varacaklarini düşünmezler. Aynı sorunları yıllarca yaşarlar ama nasıl çözüm üreteceklerini bilmezler.
    Deneyimsel Tasarım öğretisi bize gerçek problemi deşifre edip çozebilmenin stratejilerini veriyor

    YanıtlaSil
  6. Başkalarının hayatında başrol olan kendi hayatinda yan rol oluyor

    YanıtlaSil
  7. Oluşturduğu sebeplerin kendi hayatını design ettiğini öğrendiğinde insan kendini yeniden sorgulamaya başlıyor

    YanıtlaSil
  8. “ Fakat her insan kendi probleminin sorumlusudur. Kimse kimsenin problemini onun yerine çözemezdi.” ne güzel bir cümle…

    YanıtlaSil
  9. imse kimsenin problemini onun yerine çözemezdi

    YanıtlaSil
  10. Hayatımızdaki insanların yan rolü ve kendi hayatımızın baş rolü olmak en iyisi :)

    YanıtlaSil
  11. Sıınırların içinde olmak bizi güçlü kılarken sınırlarımızı bilemediğimizde başkalarının hayatına müdahale etmeye başlıyoruz, güç kaybediyoruz. Ne başkalarını memnun edebiliyoruz ne de biz mutlu oluyoruz...

    YanıtlaSil
  12. Hedefinden şaşmayanlardan olalım inşallah. Nerelerde dominantlık yapıyorsak kendi hayatımınızdaki o alandan korktuğumuz için yapıyoruz aslında daha kolay geliyor başkalarının sınavı hakkında konuşmak veya karar vermek… Farkedenlerden olalım inşallah.

    YanıtlaSil