Yağmurlu bir Pazar günüydü. Ahmet evinde oturmuş, tatil gününün tadını çıkarıyordu. Başka bir plan yapmadığı için yağmurun olması onu pek etkilememişti. Birkaç haftadır temel ihtiyaçları için alışveriş yapmak haricinde gününü evinde geçiriyordu. “Önümüzdeki hafta birkaç arkadaşımla dışarı çıksam iyi olur.” diye içinden geçirdi. Artık evde bunalmaya başlamıştı. Kendine yakın hissettiği arkadaşını aradı. Biraz sohbet edip sonrasında onu buluşmaya çağırdı. Arkadaşı pek istekli değildi, buluşmak istemedi. Benzer cevabı birkaç arkadaşından daha alınca biraz canı sıkıldı. Daha fazla arkadaşını aramak istemedi. Birkaç sene öncesine kadar arkadaşlarıyla sık sık buluşurdu. Zor zamanlarında yanlarında bulunurdu. Arkadaşları da Ahmet’in zor zamanlarında ona destek olurdu. Ama nedense aralarındaki bu ilişki artık yoktu. Bir süre düşündükten sonra sebebini bulamayıp “Neyse yapacak bir şey yok, başka zaman buluşuruz.” dedi.
Aile hasreti…
Günler, haftalar geçti. Evde geçirdiği günler Ahmet’in canını biraz daha sıkmıştı. “Bari ailemi göreyim, değişiklik iyi gelir” diyerek memleketine doğru yola koyuldu. Eskiden aile evinde yaşarken ailesine ihtiyaçları olduğunda yardımcı olurdu. Ailesiyle iyi ilişkileri vardı. Çalışma hayatı için şehre taşındığında ilk yıllar sık sık gelirdi. Sonrasında ziyaretlerin sıklığı zamanla azalmıştı. Önce sadece bayram günleri gitmeye başladı. Zamanla bayram günlerinde de gitmemeye başladı. Bir süredir ailesiyle yüz yüze görüşmemişti. Bu sebeple nasıl tepki vereceklerini de kestiremiyordu. Ailesine geleceğini haber vermedi. Vardığında kapıyı çaldı, annesi onu karşısında görünce şaşkınlığına gizleyemedi “Ne iyi ettin de geldin oğlum, iki yıldır yüzünü görememiştim çok sevindim!” dedi. O hafta sonu ailecek hasret giderdiler. Eskiden gittikleri yerlere uğradılar, akrabalarını ziyaret ettiler. Ahmet ilkokul zamanından birkaç arkadaşını da gördü, onlarla da vakit geçirdi. Yapmış olduğu bu memleket ziyareti ona çok iyi gelmişti. Ziyareti sırasında evdekilerin birkaç ihtiyacı vardı, bir yandan onlara yardımcı oldu. “Eski günlerdeki gibi beraber vakit geçirdik oğlum, tam zamanında bizi ziyaret ettin.” dedi babası ve Ahmet’e sarıldı. Ahmet de mutlu olmuştu. Ve o günün sonunda tekrar evine dönme zamanı geldi.
İş hayatı içinde gözden kaçan davranışlar…
Sabah erken Ahmet işe gitmişti. Gün içinde birkaç farklı ekiple konuşup karar alarak beraber yapmaları gereken bir işi vardı. İletişim kabiliyetlerini en verimli şekilde kullanması gerekiyordu. İlk yıllarda bunu başarabildi, ancak zamanla fark etmese de insanlarla olan iletişimi gerilemeye başladı. Karşısına çıkan problemlere çözüm üretmek yerine şikâyet etmeye başladı. Hâliyle çözüm marifeti günden güne azaldı. İnsanların ona ihtiyacı olduğu durumlarda sert bir tavır takınıp söylenerek işi yapar hale geldi. Ancak hesaba katmadığı bir şey vardı. Onun iş arkadaşlarına ihtiyacı olacağı zaman onlardan nasıl yardım isteyecekti? Ahmet’in bu tavrı karşısında iş arkadaşlarının ona olan tavrı zamanla nasıl değişmişti.
Peki, ya işler yolunda gitmezse?
Bir kış günü Ahmet hastalanmıştı. Yüksek ateşi vardı, evinden çıkacak hali yoktu. İşe gidemeyeceğini haber vermek için yöneticisini aradı. Yöneticisi bu durumu sorun etmedi. Ahmet’in o hafta içi bitirmesi gereken işi bir şekilde bitirmesi gerektiğini söyledi. Üst yönetime sunulacağı için bunun ertelenemeyeceğini vurguladı. Gerekirse arkadaşlarından destek alabileceğini de iletti. Bunun üstüne Ahmet iş arkadaşlarını aradı, durumunu anlattı. Kendisine yardım edip edemeyeceklerini sorduğunda aldığı cevaplar benzerdi: “Bu hafta çok yoğunum, senin işine bakamayacağım.” Zar zor işlerini evinden halledebildi ancak bu süreç onu çok yormuştu. Belki dinlenebilseydi daha çabuk iyileşecekti ama tam da ihtiyacı olduğu anda iş arkadaşları ona destek olmamışlardı. Peki, arkadaşları onun bu hastalık sürecinde ne yaptılar? Onlar da kuru bir “Geçmiş olsun.” mesajıyla yetindiler. Kendisine çorba getirecek kimseyi bulamadı. Arkadaşlarının bir nevi umursamaz tavrı karşısında üzülmüştü. Çareyi ailesini aramakta buldu…
İnsanın çözüm arayışı…
Her ne kadar son yıllarda ailesine uzak kalmış olsa da yapmış olduğu son ziyaretle onlara tekrar yakınlaşmıştı. Ahmet’in durumunu öğrendikten sonra annesiyle babası hemen yola çıktı. Vardıklarında oğullarının durumunu gördükten sonra babası onu doktora götürdü. Gerekli ilaçları alıp tekrar eve geldiler. Annesi de çorba hazırladı. El birliğiyle birkaç güne onu tekrar ayağa kaldırdılar. İyileştikten sonra Ahmet ailesine şehri gezdirdi. Onlarla bol bol vakit geçirdi. Bunca yıldır onları ziyaret etmediği için üzgündü ama en azından neyi yapıp neyi yapmaması gerektiğinin farkına vardı. Ailesine teşekkür etti ve onları uğurladı. Onlara ne kadar teşekkür etse azdı. Tıpkı küçüklüğünde olduğu gibi ihtiyacı olduğunda etrafında yine onlar vardı. O da bundan sonra ailesinin yanında olmaya çalışacaktı. Tabii çözmesi gereken bir sorun daha vardı. Arkadaşları ona niye yardım etmek istememişlerdi? Odasında oturup düşüncelere daldı: “Acaba ne yaptım da arkadaşlarımla aram böyle oldu?” Ailesiyle olan ilişkisini tekrar eski haline getirdikten sonra benzer yöntemlerle arkadaşlarıyla olan ilişkisini de toparlamak için ilk adımları atmaya başladı…
Hayatımızın belirli bir aşamasındaki davranış şeklimiz, olaylara yaklaşımımız, uyguladığımız stratejiler bizim mutlu ve başarılı olmamızı sağlayabilir. Ancak burada önemli olan, başarıyı sürekli hale getirebilmektir. Bunun için de kişi yapıp ettiklerinden kendine deneyim transferi yapmalıdır. Elde ettiği olumlu sonuçlar öncesindeki davranışların ders çıkarması gerekir. Eğer sadece tecrübe, yani yaşanmışlık olarak kalırsa kişi başarılı olduğu bir olayda ileride başarısız olabilir. Ahmet’in hayatında da yaşanan buydu. Eskiden iletişimi daha kuvvetli ve kaliteliydi. Arkadaşlarıyla veya işinde insanların ihtiyacını gördüğü için onlar da Ahmet’in ihtiyacını görme konusunda isteklilerdi. Zor günlerinde yanındalardı, sorunları olduğunda da Ahmet çözmek için elinden geleni yapıyordu. Yani kaliteli iletişimi sayesinde onlarla kaliteli ilişkisi de oluyordu.
Ancak zamanla etrafındakilerin ihtiyacını görme konusunda bedel ödememeye başladı. Arkadaşı, eşinden ayrılma aşamasına geldiğinde “Aman şimdi iki saat yol gideceğimde tüm akşam derdini dinleyeceğim, hiç gerek yok, işim var derim.” diye düşünerek arkadaşına destek olmamıştı. Başka bir arkadaşının babası vefat ettiğinde yanında bulunmamıştı. Başlarda arkadaşları hala onun yanında bulunduğu için ilişkilerinin bu şekilde devam edeceğini düşünmüştü ancak düşündüğü gibi olmadı. İhtiyacı olduğu zaman arkadaşlarını etrafında bulamadı. Aslında olayları bu aşamaya kendi getirmiş oldu. Peki, durumu tekrar toparlamak mümkün mü? İnsan kendine bu konuda soru sormaya başlayınca çözüme bir adım yaklaşır. Ahmet de bunu yapmıştı. Artık ona kalan, mutlu ve başarılı bir hayatının olması için çözüme doğru bir adım atmaktı.
Bazı insanlar problemi çözmek isterken ya o problemi görmezden gelir ve onu erteler.(Ertelenen her şey büyür) Bazıları problemden şikayet eder.(Şikayet eden insanın problemi çözüm marifeti azalır) Bazı insanlarda problemi kendinde arar ve kendine soru verir.
Bu hayatta ihtiyaç gören olmaya çalışırsan eğer hayatta senin ihtiyaçlarını görecek insanları karşına çıkartır. İyilik yap denize at, balık bilmez ise Hàlik bilir..
11 Yorumlar
Bazen çözüm zannettiğimiz şeyler insanın problemini daha da büyütüyor.
YanıtlaSilHer bencilin nankörlüğü kendinedir:)
YanıtlaSilİnsanın kendisine soru sırmaya başlaması sanırım çözüm sürecinin ilk adımı
YanıtlaSilÇözüm her zaman karşının ihtiyacını görerek kendi ihtayıcının görüleceğine inanamakta
YanıtlaSilİhtiyaç giderenin ihtiyacı gideriliyor. İnsan aslında başkalarının ihtiyacına yardımcı olurken kendine yardımcı olduğunun farkında değil
YanıtlaSilElinize sağlık..
YanıtlaSilBazı insanlar problemi çözmek isterken ya o problemi görmezden gelir ve onu erteler.(Ertelenen her şey büyür)
YanıtlaSilBazıları problemden şikayet eder.(Şikayet eden insanın problemi çözüm marifeti azalır)
Bazı insanlarda problemi kendinde arar ve kendine soru verir.
Bu hayatta ihtiyaç gören olmaya çalışırsan eğer hayatta senin ihtiyaçlarını görecek insanları karşına çıkartır. İyilik yap denize at, balık bilmez ise Hàlik bilir..
YanıtlaSilAh be Ahmet,
YanıtlaSilherkes, annen gibi ne olursa olsun yanında olacak mı sandın?
ilişki kalitesi yaşam kalitesidir... teşekkürler güzel hikaye için :)
YanıtlaSilBedel alan zalimleşiyor
YanıtlaSil