İnsan, davranışlarında kendinden önce başkalarının lehine
olduğunda, insanların ona karşı eminliği başlıyor. İlişkilerde güç, sahip
olduğu gücü öncelikle kendi lehine değil, karşısındakinin lehine kullanabilmektir.
Horoz tehdit hissettiğinde saldırma gücü, cesareti varken
hemen saldırmaz. Horozun üzerine yüründüğünde önce yüzü kişiye dönük olarak emin
adımlarla geri geri gider. Saldırma seçeneğini, başka seçeneği kalmayana kadar
pek kullanmaz. Gidecek yeri kalmadığında ise saldırır. Yalnız yanındaki tavuğa
zarar verildiğinde veya verileceğini anladığı anda, karşısındakinin büyüklüğü,
gücü ne olursa olsun hiç tereddüt etmeden üzerine atlar. Tavuğu kurtarmaya
çalışır.
Bakıldığında sadece bir horoz ama etrafına zarar değil fayda
veren, kendisine zarar verilmeye çalışıldığında emin adımlarla geri duran,
zarara niyetlenene süre veren, yanındakileri zarar verildiğinde hiç tereddüt
etmeden elinden geldiğince gerekeni yapabilendir. Bu onu kümeste emin olunan
yapar, varlığı oraya eminlik verir. Tavuklar yemek için ne kadar etrafından dağılsa
da bir tehdit olduğunda hemen onun etrafında toplanırlar.
Bir iş yerindeki çalışan, herkesin içinde patronuna
terbiyesizlik yaptığında güçlü patron onu hemen kovmaz. İş yerinde yaptığı
birçok iyi şeyi bir yanlışla silip işten çıkartmaz. Karşılık vermemesi
güçsüzlüğünden değil, gücünü en son kullanmak istemesindendir. Orada artık çalışma
arkadaşlarına da terbiyesizlik yapmaya başladığında, işi orada en iyi yapan o olsa
bile hiç tereddüt etmeden kişiyi işten çıkartabilir. Bu çalışanların patronuna
olan hayranlığını ve eminliğini arttırır. Birisi terbiyesizlik yaptığında
başına geleceğinden emin olduğu gibi, kendisine terbiyesizlik yapıldığında da
karşılıksız kalmayacağından emin olur. Bir daha kendisine terbiyesizlik
yapılmasını da en güzel şekilde uzaklaştırmış olur. O gücü gören bir daha
cesaret edemez. Varlığı oraya güven verir. Normal zamanda herkes işini yapmaya
dağılır. Kriz anında ise herkes o güçlü patronun etrafında toplanır.
Bir erkeğin trafikte sataşan, hakaret eden, tehditler
savuran, üzerine yürüyen insana karşı onu alt edebilecek gücü, cesareti varken
emin bir şekilde geri adım atması korktuğundan değil, iki tarafa da bir zarar
gelmemesi için süre vermesindendir. Sadece seçenek bırakılmadığında kendi
lehine gücünü kullanmasını istediğinden dolayıdır. Etraftaki bir kadına
saldırıldığında hiç tereddüt etmeden, hemen müdahale etmesi, kadınların o erkekten
emin olmasını sağlar. Bir tehdit durumunda etrafında toplanılan kişi olur.
Birçok çocuk ergenliğe girdiğinde anne ve babasına karşı konuşma tarzı ve tavrı değişir. Anne ve babasının üzerine gider. Güçlü anne veya baba ise gerekeni yapacak güçte olmalarına rağmen emin adımlarla geri durabilendir. Kendisine veya kardeşlerine zarar vermeye başladığında hemen müdahale edebilirler. Ona verilen imkânlar geri alındığında kişi, yapığının farkına çok hızlı varır. Diğer kardeşler de hem anne-babalarından emin olurlar. Böylece kendileri de aynı şeyi yaparlarsa işlerin nereye varacağından bilirler. Bu, anne babaya olan saygı ve güveni artırır.
Anne ve baba yaşlandığında ise
evlatlarına sürekli direktif verebilirler. Evlatlarının yaşı kaç olursa olsun
hala küçük çocuklarıymış gibi onlara emir verebilirler. İşte bu durumda güçlü
bir evlat rest çekebilecek güçte olmasına rağmen rest çekmez. Hemen karşılık vermez
ve susar. Bunu gören etrafındaki insanların o kişiye karşı eminlikleri artar.
Güçlü, gücünü en son kendi
çıkarına kullanabilendir. Bunu yapabildikçe o gücün altındakilerin o kişiden
eminliği artar.
Bu aynı şekilde konu, konum ne olursa olsun, öğretmenine
sınıfta kötü davranan öğrenci, okul müdürüne kötü davranan öğretmen, bir
topluluğun liderine kötü davranan kişi için de geçerli…
İnsan gücünü kötüye değil,
kötülüğü ortadan kaldırmaya karşı kullanmalıdır.
İnsan kendisine yapılana karşılık
verecekken vermeyip, başkasına yapıldığında hiç tereddüt etmeden karşılık
verdiğinde “Derdim sana zarar vermek değil, zararı engellemek” mesajı karşı
tarafa geçiyor. İnsanın karşısındakine yaptığına karşılık kendisiyle değil,
yapılanla derdinin olması, o kişide de bir eminlik ve hayranlık uyandırıyor.
Kendisine seçenek bırakmayana
kadar, kendisine zarar vermek isteyenin bile lehine olabilmektedir.
İnsan kendisine yapılan kötülüğü,
gücü olmasına rağmen en güzel şekilde uzaklaştırdığında bir bakıyor ki
kendisine kötülük yapmak isteyen kişi, ileride samimi bir dostu olabiliyor.
Buna da ancak hayattaki soyutta
ve somutta karşılaştığı baskıya sabrederek o güce ulaşmış, o gücü kullanmakta
sabredebilenler ulaşabiliyor.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi de; deneyimselleşmiş, değişkenlik göstermeyen bilgilerden oluşan stratejileriyle insanın daha güçlü ve daha emin olunan hale gelmesine katkıda bulunuyor.
4 Yorumlar
İnsan aslında
YanıtlaSilİnsanın eminliği aslında, gücünü imkanını, sen boyutunda, karşısındakinin faydasına kullanabildiği oranda etkinleşiyor. Hayatının her alanında, kendi lehinde, menfaatine olanı öteleyebildiği oranda, eminliği büyüyor. Bulunduğu çevre, ortam, her neresiyse, saygınlığı, güvenirliği artıyor. Karşısındakinin faydası noktasında nekadar samimi ve netse, bulunduğu yerde de kendisinden o kadarda emin olunuyor.
YanıtlaSilDeneyimse Tasarım Öğretisi de bu anlamda, insanlara mevsimi geldiğinde her sene meyvesini veren bir ağaç eminliğinde fayda sağlamaya çalışıyor.
Cok güzel bir yazı
YanıtlaSilGücün varken kullanmamak
Emin olunan insan nasıl olunur çok iyi anlatılmış. Elinize sağlık
YanıtlaSil