EMİN MİSİN?

İnsan, davranışlarında kendinden önce başkalarının lehine olduğunda, insanların ona karşı eminliği başlıyor. İlişkilerde güç, sahip olduğu gücü öncelikle kendi lehine değil, karşısındakinin lehine kullanabilmektir.

Horoz tehdit hissettiğinde saldırma gücü, cesareti varken hemen saldırmaz. Horozun üzerine yüründüğünde önce yüzü kişiye dönük olarak emin adımlarla geri geri gider. Saldırma seçeneğini, başka seçeneği kalmayana kadar pek kullanmaz. Gidecek yeri kalmadığında ise saldırır. Yalnız yanındaki tavuğa zarar verildiğinde veya verileceğini anladığı anda, karşısındakinin büyüklüğü, gücü ne olursa olsun hiç tereddüt etmeden üzerine atlar. Tavuğu kurtarmaya çalışır. 

Bakıldığında sadece bir horoz ama etrafına zarar değil fayda veren, kendisine zarar verilmeye çalışıldığında emin adımlarla geri duran, zarara niyetlenene süre veren, yanındakileri zarar verildiğinde hiç tereddüt etmeden elinden geldiğince gerekeni yapabilendir. Bu onu kümeste emin olunan yapar, varlığı oraya eminlik verir. Tavuklar yemek için ne kadar etrafından dağılsa da bir tehdit olduğunda hemen onun etrafında toplanırlar. 

Bir iş yerindeki çalışan, herkesin içinde patronuna terbiyesizlik yaptığında güçlü patron onu hemen kovmaz. İş yerinde yaptığı birçok iyi şeyi bir yanlışla silip işten çıkartmaz. Karşılık vermemesi güçsüzlüğünden değil, gücünü en son kullanmak istemesindendir. Orada artık çalışma arkadaşlarına da terbiyesizlik yapmaya başladığında, işi orada en iyi yapan o olsa bile hiç tereddüt etmeden kişiyi işten çıkartabilir. Bu çalışanların patronuna olan hayranlığını ve eminliğini arttırır. Birisi terbiyesizlik yaptığında başına geleceğinden emin olduğu gibi, kendisine terbiyesizlik yapıldığında da karşılıksız kalmayacağından emin olur. Bir daha kendisine terbiyesizlik yapılmasını da en güzel şekilde uzaklaştırmış olur. O gücü gören bir daha cesaret edemez. Varlığı oraya güven verir. Normal zamanda herkes işini yapmaya dağılır. Kriz anında ise herkes o güçlü patronun etrafında toplanır.

Bir erkeğin trafikte sataşan, hakaret eden, tehditler savuran, üzerine yürüyen insana karşı onu alt edebilecek gücü, cesareti varken emin bir şekilde geri adım atması korktuğundan değil, iki tarafa da bir zarar gelmemesi için süre vermesindendir. Sadece seçenek bırakılmadığında kendi lehine gücünü kullanmasını istediğinden dolayıdır. Etraftaki bir kadına saldırıldığında hiç tereddüt etmeden, hemen müdahale etmesi, kadınların o erkekten emin olmasını sağlar. Bir tehdit durumunda etrafında toplanılan kişi olur.

Birçok çocuk ergenliğe girdiğinde anne ve babasına karşı konuşma tarzı ve tavrı değişir. Anne ve babasının üzerine gider. Güçlü anne veya baba ise gerekeni yapacak güçte olmalarına rağmen emin adımlarla geri durabilendir. Kendisine veya kardeşlerine zarar vermeye başladığında hemen müdahale edebilirler. Ona verilen imkânlar geri alındığında kişi, yapığının farkına çok hızlı varır. Diğer kardeşler de hem anne-babalarından emin olurlar. Böylece kendileri de aynı şeyi yaparlarsa işlerin nereye varacağından bilirler. Bu, anne babaya olan saygı ve güveni artırır.

Anne ve baba yaşlandığında ise evlatlarına sürekli direktif verebilirler. Evlatlarının yaşı kaç olursa olsun hala küçük çocuklarıymış gibi onlara emir verebilirler. İşte bu durumda güçlü bir evlat rest çekebilecek güçte olmasına rağmen rest çekmez. Hemen karşılık vermez ve susar. Bunu gören etrafındaki insanların o kişiye karşı eminlikleri artar. 

Güçlü, gücünü en son kendi çıkarına kullanabilendir. Bunu yapabildikçe o gücün altındakilerin o kişiden eminliği artar.

Bu aynı şekilde konu, konum ne olursa olsun, öğretmenine sınıfta kötü davranan öğrenci, okul müdürüne kötü davranan öğretmen, bir topluluğun liderine kötü davranan kişi için de geçerli…

İnsan gücünü kötüye değil, kötülüğü ortadan kaldırmaya karşı kullanmalıdır.

İnsan kendisine yapılana karşılık verecekken vermeyip, başkasına yapıldığında hiç tereddüt etmeden karşılık verdiğinde “Derdim sana zarar vermek değil, zararı engellemek” mesajı karşı tarafa geçiyor. İnsanın karşısındakine yaptığına karşılık kendisiyle değil, yapılanla derdinin olması, o kişide de bir eminlik ve hayranlık uyandırıyor.

Kendisine seçenek bırakmayana kadar, kendisine zarar vermek isteyenin bile lehine olabilmektedir.

İnsan kendisine yapılan kötülüğü, gücü olmasına rağmen en güzel şekilde uzaklaştırdığında bir bakıyor ki kendisine kötülük yapmak isteyen kişi, ileride samimi bir dostu olabiliyor.

Buna da ancak hayattaki soyutta ve somutta karşılaştığı baskıya sabrederek o güce ulaşmış, o gücü kullanmakta sabredebilenler ulaşabiliyor.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi de; deneyimselleşmiş, değişkenlik göstermeyen bilgilerden oluşan stratejileriyle insanın daha güçlü ve daha emin olunan hale gelmesine katkıda bulunuyor.

Yorum Gönder

4 Yorumlar

  1. İnsan aslında

    YanıtlaSil
  2. İnsanın eminliği aslında, gücünü imkanını, sen boyutunda, karşısındakinin faydasına kullanabildiği oranda etkinleşiyor. Hayatının her alanında, kendi lehinde, menfaatine olanı öteleyebildiği oranda, eminliği büyüyor. Bulunduğu çevre, ortam, her neresiyse, saygınlığı, güvenirliği artıyor. Karşısındakinin faydası noktasında nekadar samimi ve netse, bulunduğu yerde de kendisinden o kadarda emin olunuyor.
    Deneyimse Tasarım Öğretisi de bu anlamda, insanlara mevsimi geldiğinde her sene meyvesini veren bir ağaç eminliğinde fayda sağlamaya çalışıyor.

    YanıtlaSil
  3. Cok güzel bir yazı
    Gücün varken kullanmamak

    YanıtlaSil
  4. Emin olunan insan nasıl olunur çok iyi anlatılmış. Elinize sağlık

    YanıtlaSil